Posts Tagged ‘Allah’

h1

FAYDALI VİDEOLAR

Ağustos 28, 2008

faydalı videolar -ilim ve bilginizi arttırmak istiyorsanız sadece bir tık elinizin altında-

(Yahoo ‘da)

KURAN VE İNSAN

http://video.yahoo.com/watch/3108391/8837316

ÇOCUK TERBİYESİ 1

http://video.yahoo.com/watch/3131902/8892519

CİNSELLİK

http://video.yahoo.com/watch/3112711/8847863

KADIN –gelenek ve modernite arasında kadın-

http://video.yahoo.com/watch/3135907/8901238

DOĞRU YAŞA MUTLU OL

http://video.yahoo.com/watch/3085191/8788767

EĞİTİM ÖSS

http://video.yahoo.com/watch/2864655/8224374

İRFAN –TASAVVUF

http://video.yahoo.com/watch/2837491/8207295

SORU-CEVAPLAR

http://rapidshare.com/users/LZK5XL

TAVSİYELER

http://video.yahoo.com/watch/2854375/8216092

ÖZÜR VE ÖZÜRLÜLÜK

http://video.yahoo.com/watch/2818013/8188083

İSLAM VE MEZHEPLER

http://video.yahoo.com/watch/2811850/8163102

İSLAM VE AİLE

http://video.yahoo.com/watch/2803763/8129756

ALLAH TASAVVURU

http://video.yahoo.com/watch/2798677/8117544

AVRUPADA MÜSLÜMAN OLMAK

http://video.yahoo.com/watch/2791197/8098361

SUALLER

http://video.yahoo.com/watch/2783971/8082804

NAMAZ 1

http://video.yahoo.com/watch/2683452/7847252

NAMAZ 2

http://video.yahoo.com/watch/2777232/8074298

KARDEŞLİĞİN YENİDEN İNŞASI

http://video.yahoo.com/watch/2774965/8072714

KURAN VE GÜÇ AHLAKI

http://video.yahoo.com/watch/2760267/8017859

İNSAN OLARAK KADIN

http://video.yahoo.com/watch/2750686/7996382

SÜNNET

http://video.yahoo.com/watch/2697998/7870298

KURAN’DA BAŞÖRTÜSÜ

http://video.yahoo.com/watch/2662248/7800080

PEYGAMBERİ ANLAMAK

http://video.yahoo.com/watch/2655644/7783986

HİCRET

http://video.yahoo.com/watch/2641501/7753669

KUTLU DOĞUM

http://video.yahoo.com/watch/2625964/7719150

RÖPORTAJ

http://video.yahoo.com/watch/2711263/7901931

DİNDE REFORM VE HADİS KONULU

http://video.yahoo.com/watch/2789615/8094724

HAFTA SONU EKİ

http://video.yahoo.com/watch/2714944/7911143

HİLAL TV ETKİNLİK

http://video.yahoo.com/watch/2768600/8038431

(Youtube’de) tümüne aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

http://www.youtube.com/user/KuranTalebesi



Eğitim

http://www.youtube.com/watch?v=VsXF_si050A

Aile ve kadın
http://www.youtube.com/watch?v=xDm3rHC8-rg

Kadın
http://www.youtube.com/watch?v=lqAYweimJ58

Dua
http://www.youtube.com/watch?v=A6MlVC4RtAI

Sünnet

http://www.youtube.com/watch?v=ylebcHS1Di8

Cinsellik
http://www.youtube.com/watch?v=hJnM-UpUn7o

Kuran ve insan

http://www.youtube.com/watch?v=9xg3L4RQb4A
Çocuk Terbiyesi

http://www.youtube.com/watch?v=PSXUCI-JPq8

Tasavvur
http://www.youtube.com/watch?v=AVaMDGiriI8

h1

KİTAP TANITIMLARI

Şubat 6, 2007

AMAK- HAYAL
Filibeli ahmed Hilmi -kaknüs yayınları-

Evet azizim! Ben hayallerin arkasına gizlenmiş olan hayaletleri arıyorum. Ne yazık ki bulamıyorum.Tam olarak “bulamıyorum” demek de yanlış.Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum.İlmi gerçeklere kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur.Yalnız, bir hakikatin varlığı, diğer hakikatin varlığına engel olmaz.Bazı vicdanlar, başlangıç ile sonu birbirinden ayıran bir çizginin önünde durup orada kalamaz.Yarı derviş yarı deli ama her gördüğümü hikmet gözüyle gören bir düşbazın düşleri sizi çağırıyor:Hayat sekr halinde görülen bir düş değil midir? Kim bilir?

MİRDAD kundaktaki ermiş
Mihail nuayme- kaknüs yayınları 

Sevgi hayatın özü, nefret ise ölümün irinidir:Bilin ki sevginin özü, damarlarda hür olarak akmadıkça yaşayamaz.bu açıdan kana çok benzer.Ne zaman kanın aktığı damarlardan birini bastırırsanız, o damarı kaçınılmaz bir tehlike ve öldürücü bir hastalıkla karşı karşıya bırakırsınız.Nefret de hem nefret eden hem de edilen için, ölümcül bir zehir haline dönüşmüş, bastırılmış bir sevgiden başka bir şey değildir.Eğer hayat ağacınızdaki sarı bir yaprağı sevginizin memesinden kesmeseydiniz, o yaprak asla sararmayacaktı.Öyleyse sararmış yaprağı sakın ola kınamayanız.Eğer solan bir dala sevgi gıdanızı çok görmeseydiniz, o dal asla solmayacaktı.Öyleyse solan dalı da kınayamayınız.Eğer çürümüş meyveyi nefretinizin irininden emzirmeseydiniz, o meyve asla kokmayacaktı.Öyleyse meyveyi de kınamaya hakkınız yok

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN
Tolstoy -kaknüs yayınları –

“senin, ümitsizlik batağına saplanman neden kaynaklanıyor biliyor musun.Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun,-bu dünyada ne için yaşanır ki?-Allah için yaşamak lazımdır martin.Madem ki O sana hayat verdi, seninde hayatını O’na vermen O’nun için yaşaman gerekir.eğer böyle yaparsan dertlerden kurtulur, sıkıntı çekmezsin herşey senin için kolaylaşır.”

ATEŞİ KIVILCIMKEN SÖNDÜRMELİ
Tolstoy- şule yayınları –

“kötüyü değil , kötülüğü yok etmeli.İyi insanlar ancak böyle çoğalır.Tutuşturan elle değil kıvılcımla müdahale etmeli.iyilik istiyorsak eğer dünyada, ateşi kıvılcımken söndürmeli”

İNSAN NE İLE YAŞAR/Lev N. Tolstoy  ŞULE YAYINLARI
Anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, gerçekte onları yaşatan tek şey sevgidir. Kim severse, Allah’a yaklaşır; Allah da ona yaklaşır. Çünkü o sevgiyi yaratandır !

BİZ HANGİ DÜNYADA YAŞIYORUZ?
Abdulkerim Suruş – Bilge Adam Yayınları

“Öyle insanlar tanırız ki dünyaları yaşadıkları mahallenin
sınırlarını aşamaz.
Her birimiz kendimiz için kurup düzenlediğimiz bir dünyada
yaşıyoruz.herkes de kendisi için kurup çattığı ve içinde yaşadığı dünyanın
niteliğine göre diğerinden farklı,başka bir insandır.insanlar arasındaki
farklılıklar,görüş ayrılıkları yaşadıkları dünyaların
farklılıklarındandır.belki insanların sayınsınca evren vardır.”

İNSANIN DÖRT ZİNDANI
Ali Şeriati

Yazar kitabında insanın dört zorlayıcının etkisinde olduğu ve bu gücün etkisinden özünü kurtarınca özde insan olabileceğini iddia etmektedir. Beşer ve insan arasındaki farka değinen yazar, beşer dendiğinde kastedilen varlıkların gelişim süreci sonunda yeryüzüne gelmiş bulunan, bügün de yaşamakta olan ve bu türden üç milyar bireyin şimdi de yeryüzünde eylemde bulunduğu iki ayaklı canlı varlık anlaşıldığını; ”İnsan” dendiğinde ise olağan dışı, üstün ve bilmecemsi gerçek anlaşılır. Ona göre beşerin amacı, ülküsü insan olmaktır. İnsan olmak,erişildiğinde bir “imek”durumuna varıldığını gösteren durağan bir aşama değildir. İnsan sürekli “olmak” sürecindedir. “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” bu ayette insanlık felsefesinin özü vardır. “İleyhi raciun” yani insan Tanrıya yönelir. Buradaki “ileyhi” kelimesi, üzerinde durduğumuz konuyu belirlemektedir. İnsanın üç özelliğine işaret eden yazar, bunların bilinçli olmak, seçme yeteneği bulunmak ve yaratıcılık olduğunu söyler. İnsanın bütün diğer özellikleri bu üç ana özellikten kaynaklanır. Bu üç özellik tanrısal sıfat ile ilgilidir. Tanrı, zatının bilincine sahip, irade sahibi kurucu, yaratıcıdır. Şu halde söz konusu olan üç özelliğe sahip insan da bu açıdan tanrısal özellikleri andırmaktadır. Yani insan bütün doğadan farklı olan o varlıktır ki tanrının yüce sıfatlarını kendi varlığında ekip yetiştirebilir. Böylece gelişme ve olgunlaşma yoluna girmiş olur. İnsanın önce ihtiyacı gereksinimi vardır. Sonra bolluğa erişir refaha erer. Sonra boşluk ve anlamsızlık duygusuna kapılır. Bundan başkaldırmaya geçer. Sonunda perhizkar ve içe dönük bir dönem gelir. Egzistansiyalizme ve hippilik akımı bugün böyledir. Bizim eski ağalar ve soylularımızın tasavvufa düşmeleri, hint ve çin soylularının mistik bir Nirvana anlayışı içinde maddi yaşamı yadsımaları da bu yasaya dayanır. İnsan, onlara erişemediği sürece günlük maddi istek ve özlemlerine değer verir, erişince de boşluk ve anlamsızlığa düşer. İnsanın ülküsü, özlemi, öylesine yüce olmalıdır ki bir noktaya bağlı kalmasın. Yoksa bu ülkü, duruş ile durak ile sonuçlanır. Duruşta anlamsızlık ve boşluk bunalıma iletir.Yazar, insanın ”Aşk”a ihtiyacı olduğu düşüncesindedir. Bu konuda şunları söyler: Aşk beni kendi yaşayışımın üzerlerine kurulmuş olduğu çıkarları ve yararları, bütün çıkarlarımı feda etmeye yönelten, hatta yaşamımı ve kendi”imek”imi, başkalarının “imek” i ,benim aşık olduğum ülkü uğruna feda etmeye çağıran ve benim olumlu cevaplandırdığım güçtür. Bir ülkünün veya başkalarının yaşaması, bir ükünün gerçekleşmesi için kendine ölümü seçiş. Sözlerimin özü: O özgür kılıcı, yaratıcı, bilinçli insan; doğa, tarih ve toplum düzeni zindanlarından bilim ile kurtulur. Dördüncü zindandan ise din ile kurtulur, aşk ile kurtulur. Radhakrishnan’nın dediği gibi “Biz insanlar ,insan olma ödev ve sorumluluğu ile, bir işbirliği andına çağrılıyız.

İNSAN VE İNSAN ÖTESİ
Ahmet Arvasi , Burak yayınları

insan idraki izafiliğe, sınırlılığa, faniliğe,çokluğa ve esarete isyan etmektedir.Aksine mutlaklığa, sonsuzluğa, ebediliğe,birliğe ve hürriyete, inkarı kaabil olmayan bir özlem duymaktadır.İnsanın fikir, sanat, din ve ahlak tarihini inceleyiniz hep bu macerayı göreceksiniz.Kısacası varlığımızda, duyularımıza isyan eden bir prensib vardır.Bu “tabiattan kopma” şeklinde yorumlamak insanın tabiatını inkar olur.Ben, bütün bu parçacıkları aşan ve fakat toplayan bir prensibin adıdır.Ben, varlığımda boğuşup duran parçacıkların kemmiyetini koastan kurtaran bir keyfiyet prensibi gibi gözükmektedir.Düzen kaos ifade eden çokluğu kendi etrafında toplayan bir prensibe muhtaçtır.Bir yerde düzen, organizasyon varsa orada birbiri ile çarpışan “çokluk” ile “birlik” presipleri var demektir.Kaos birliğini kaybetmiş çokluktur.Aksi halde varlık,kör tesadüflerin üst üste yıkılıp devrildiği parçacıkların kaotik mahşeri halinde etüd edilmelidir.Ölmek, bir prensip ve keyfiyet etrafında kümelenen parçacıkların organizasyonun parçalanması veya çözülmesidir.Biz kendi varlığımızda bir yabancıyı, bu bizim yavrumuz bile olsa, uzun süre taşımak istemeyiz.Birliğimi zedeleyen organizasyonlar bana ıstırap verir.Varlığımdaki birlik prensibine teslim olan parçacıklar beni beslerKeyfiyetin yolu tıkanınca kemiyet şımarır.Ancak düzensizlikten, anarjiden, anlamsızlıktan insan idraki zamanla irkilerek acı ve korku duyacaktır.Duyumlar zamanla manalacak, düzene girecek anarjiden disipline yavaş yavaş ve kendiliğinden geçilecektir

KURAN VE İNSAN İnsanın “Kim”liğine Dair Bir sorgulama
Mehmet yaşar soyalan Araştırma yayınları

İnsanoğlu çamurdan inşa edilip “ruhun üflenmesi”yle hayat buldu.İsimlerin verilmesiyle yeryüzüne bir “sorumlu” olarak gönderildi.Ona, ruhun üflenmesi, yani isimlerin ve kelimelerin verilmiş olması onun “çamurdan inşa edilmiş olması özelliğini ortadan kaldırmadı.Çamurdan inşa edilmiş olmanın bir tezahürü olan, “ebedi yaşama” ve “mutlak egemenlik” tutkusu “kan akıtma”yı ve “fitne çıkarma”yı insanoğlunun bir yaşam biçimi haline dönüştürdü.ilk günden bu yana insanoğlunun yeryüzü serüveni bu minval üzerine devam ediyor.Akıcı bir dille yazılan bu kitap insanın “kim”liğine dair bir çerçeve oluşturuyor ve insanı düşünmemize imkan tanıyor. okurken kendimizden toplumdan hayattan örnekler bulabileceğimiz insana kuran penceresinden bakabilme olanağına kavuşabileceğimiz bir kitap.

TAŞLARI YEMEK YASAK 
İsmet özel şule yayınları“

Modern yaşama biçimi küfr ile iman arasına çizgi çekmeyi bilen hiçbir Müslümanı yozlaştıramaz.yozlaşanlar modern yaşama biçimiyle karşılaşmadan önce de böyle bir çizgiyi hayatlarında önemli saymamışlardır.Aklımızın başında olması insanın nihai iyinin, nihai doğrunun ne olduğu hususunda yeterli bilgilere sahip olmasıyla mümkündür.” İslami düşünce tarzının ender örneklerinden biri olan bu kitap bize kendi kaynaklarımızla düşünmemiz gerektiğini ve bunun örneklerini sunuyor.

MEKKEYE GİDEN YOL 
MUHAMMED ESED-İNSAN YAYINLARI-

Leopelde Weiss Avrupa’da Maxim Gorki’nin eşi Bayan Gorki ile görüşme fırsatını ele geçirip gazetecilik mesleğine atıldığı ve Ortadoğu’ya gazeteci olarak gönderildiği zaman bundan sonraki hayatını İslam dünyasında ve Müslümanlar arasında geçireceğini hayal bile etmemişti.Ama kısa zamanda müslümanların yaşayış tarzı, batılılardan çok farklı kültürleri ve dünya görüşleri onu bu dünyayı daha yakından tanımaya zorladı.At ve deve sırtında Mısır’dan Afganistana Yemenden sovyetlere kadar uzanan uçsuz bucaksız coğrafyayı 30 sene boyunca gezdi.Libya bağımsızlık mücadelesine katılan ve Pakistanın Birleşmiş Mİlletlerdeki delegesi görevine getirilen Yahudi asıllı Avusturyalı gazeteci ve yazar Muhammed Esed, batılı dostlarının ısrarı üzerine bütün hayatının dolduran bu eşsiz macereyı yazmak için BM.deki görevinden istifa etti ve dünyanın belli başlı dillerine çevrilen bu kitabı yazdı.”Mekkeye Giden Yol”, İslam dünyasının içyüzünü, canlı gerçeğini ve batıya karşı direniş destanını anlatan üstün bir belgesel olmak yanında eşsiz bir edebi metindir de.

HACC

ALİ ŞERİATİ- ÖZGÜN YAYINLARI

Hacc genel olarak insanın Allah’a doğru seferidir.Ademoğullarının yaratılış felsefesinin sembolik bir göstergesidir.Bu felsefenin muhtevasının somuta dökülmesidir.Tek kelimeyle Hacc, yaratılış tiyotra şudur;insanın yaratılış tiyatrosu… Sen ey çamur! Şimdi Haccet.Ebediyete yönel,Allah’la görüşHacc buradan O’nun tarafına dönüşen bir nişanesidir.Sükunetin gidişidir.Eblehane cebre, tasalluta; kahrolası yazgıya karşı isyan etmendir.ucu kaçmış bir ip yumağındaki gibi, senin de kendi ucuna bulup çözülmendir.Mevsim geldi, haydi Haccet!İktidar saraylarından, yığın hazinelerden, zillet mabetlerinden ve çobanı kurt olan koyun sürüsünden kaçıp kurtul.kurtulmaya niyetlen ve Allah’ın evini, insanların evini Haccet.


İSLAMIN EVRENSELLİĞİ
Mehmet S. Aydın , ufuk kitapları yayınları

Mü’min topyekün hayata bilgi, sanat inanç ve ahlak seviyesinde anlam verebilen kişidir.onun hayatında din ile bilim, bilim ile din ,ahlak ile sanat asla birbirinden kopmaz ve karşı karşıya gelmez.işte onun hayatının canlı bir bütünlük oluşturmasının sebebi de budur.
Böyle bir bütünlükten mahrum olma, psikolojik ve sosyolojik alanda çeşitli aksaklıkların doğmasına yol açar.mesela ortaya koyduğu başarılarının insanlığı hangi yönde nasıl etkileyeceği üzerinde düşünmeyi gerekli görmeyen bir bilim adamı yarar yerine zarar getirebilir.hayatın inanç ve ahlak boyutlarını hiçe saymayı marifet kabul eden bir sanatkar kendisi ve sanatıyla ilgilenen başka insanları duygu ve düşünce karışıklığına sürükleyebilir.
Yine,bilim ve sanatla beslenmeyen bir inanç dünyasına sahip insanlar, bazen hayatı bir takım kuralların lafzına sıkısıkıya bağlanmaktan ibaret saymak gibi dar ve katı bir tutum içine düşebilir.eğer bir toplum, özelliklerini saydığımız bu tek boyutlu insanlarla yönlendirilirse, çarpık bir kültür vasatsı doğar ve toplum düzeni altüst olur.bunun sonucu olarak ta zihinlerde bulanıklık, gönüllerde sevgisizlik, iradede zayıflık kaçınılmaz olur.hakikat ile hayal , doğru ile yanlış,güzel ile çirkin birbirine karışır


ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH(cc) BİLMEK TANIMAK ANLAMAK
 
Mustafa İslamoğlu – Düşün yayıncılık-

“Allah demek anlam demektir.Modern hayat Allah’tan uzaklaştıkça anlamdan da uzaklaşmaktadır.Anlamsız bir hayat yük, anlamsız bir insan hiç,anlamsız bir dünya canlı cenazelerin meskun olduğu mezardır”


HAYATIN YENİDEN İNŞASI İÇİN
Mustafa İslamoğlu-Düşün yay.

Hayatı inşa etmek için var edilen insan ,öz elleriyle hayatı imha etmektedir.En sonunda insan, değeri olan bir varlıkken fiyatı olan bir nesneye indirgenmiştir.
O halde önce, hayatı inşa sorumluluğu üstlenecek insanın inşası şarttır
İşte vahyin bu noktada devreye girmektedir.İlahi bir inşa projesi olan vahiy, insanın;1)tasavvurunu, 2)aklını,3) şahsiyetini inşa etmek için indirilmiştir.

Vahyin insanı inşasına talip olanların okuması gereken bir eser


ACEMİ YOLCU 
Rasim özdenören İz yayınları

“Yanlışlıkla belki de, bulunmam gereken yerden uzaklaşmam mümkündü.Fakat elbette bütün ihtimaller önümde duruyor diye orada kalıp bekleyecek de değildim.Harekete geçmem gerekiyordu.
İnsan sadece ne aradığını değil, aradığı şeye(her neyse o) nasıl ulaşacağını da bilmeliydi
Ve insan bizzat kendi kendini sorumlu kılabildiği için özgürlüğe atılmakta, özgürlüğü seçmektedir”
Rasim Özdenörenin müthiş uslubuyla insan iç dünyasına kısa kısa yolculuklar

MÜSLÜMANCA DÜŞÜNME ÜZERİNE DENEMELER
Rasim Özdenören İz Yayıncılık

İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada “müslümanca düşünme”nin imkân ve yöntemi nedir? İslâm konusunda yeterli “malumat”a sahip olmak, “müslümanca düşünmek için yeter mi? İslâm özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkûm etmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Edebiyat ve özellikle öykü alanındaki başarılı ürünleriyle de tanınan Rasim Özdenören, bu önemli sorunları kuşatıcı bir perspektifle gündeme getirmekte ve sahip olduğu zengin birikimini başarıyla işleyerek, tartışmaktadır.
Kitap, bilgi, inanç ve değer alanlarına ilişkin olarak müslümanca düşünmenin nasıl başarılabileceği konusunda önemli yaklaşımlar içeriyor.

ÜÇ MUHAMMED İKİ TASAVVUR BİR GERÇEK
Mustafa İslamoğlu – Düşün yayıncılık-

O kimileri için, arkasından gözyaşı dökülen tatlı bir anı olmuştur.
Onlar onun hatırasıyla yaşamayı, kendisiyle yaşamaya tercih ederler. Onlar onun arkasından ağlamayı, onu önlerinde görmeye tercih ederler. Onlar onun sakalını ve hırkasını, misyonundan daha fazla severler. Ondan bir efsane gibi söz etmeyi, birlikte yaşanılan bir “dost” olmaya yeğ tutarlar.
Daha başka kimileri için ise, o tarihin konusudur. O, “bir iletişim aleti” gibi ilahi mesajı iletmiş ve misyonunu tamamlamıştır. O, bugüne taşınamaz. Biz onunla, tarihi bir değer olarak ilişki kurabiliriz.
Kur’an içinse o, hayatın aktif, kurucu ve inşa edici bir öznesidir. Misyonu ölümsüz olandır. Kur’an, onu çağa taşımak için çırpınır. Onun tarihe hapsolmasını önlemek için onunla ilgili tarihsel olayları müminin yüreğine, imanına, ibadetine taşır. Kur’an müminin hayatında onu güncel kılmak için ne gerekiyorsa yapar.
Kur’an’ın bak dediği yerden bakanlar ise onu “üretmek” için çaba harcarlar.
Kur’an’da onu, onda Kur’an’ı görürler. Onu Kur’an’la, Kur’an’ı onunla tanırlar. Kur’an’a onun aynası, ona Kur’an’ın aynası gibi bakarlar. Çünkü onlar, onun risalet mirasına ihanet etmekten korkarlar

KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER
Rasim Özdenören -İz yayınları-

Zihnimizi meşgul ve işgal etmiş olan kavramlar, izm’ler. Yazar müslümanca bir yaklaşımla bunları aydınlatmaya yöneliyor

MÜSLÜMANCA YAŞAMAK
Rasim Özdenören -İz yayınları-

Müslümanca düşünmek yetmez. Müslümanca yaşamak da lâzım. İslâm’ı hayata geçirerek. Kitap bunun mantığını irdeliyor.

SAATÇİ MUSA/ MUSA ÇAĞIL

Asım Öz, Beyan Yayınları

“Saatçi Musa olarak bilinen Musa Çağıl’la çocukluk ve gençlik anılarından tanıdığı siyasi simalara, Malatya ekolünden yazarlara değin pek çok durumu, dönemi ve kişileri konuştuk.Çalkantılar içinde geçen yakın tarihimizdeki bir çok olaya birinci elden tanık olan bir isim Musa Çağıl… Musa Çağıl’ın içtenlikle dile getirdiği bu anılar/düşünceler yumağı, hem bir macera romanı kadar ilgi çekici, hem de yakın tarihimize ilişkin yapısal sorunlara önemli bir yaklaşım sağlıyor..

CENNETE OTOSTOP / Hidayet Öyküleri..

Adem Özköse, Pınar yayınları

Büyük bir zevkle okuyacağınız bu kitapta; birbirinden farklı hayat hikayelerine sahip olan bu insanların arayış öyküleriyle tanışacaksınız…

BAHATTİN YILDIZ/ ”ÜMMETİN YÜREĞİ”

Özgün Yayıncılık

‎”abi eskilerden dünyada bir Fidel Kastro kaldı bir de sen’ demişti de sen de gülümsemiştin. S. 161

‘ Türkiyeli Müslümanlar Bahattin Yıldız gibi bir adamları olduğu için ne kadar övünseler azdır’  Kari Habibullah

Yetimhane Projesi için gittiği Afganistan semalarında düşen uçakta şehadet şerbetini içen, hayatını şahid kılmış Bahattin Yıldız   hakkında şehadet günü olan 17 Mayıs 2010 tarihinden bugüne çeşitli basın yayın organlarında yazılmış yazıları bulacağınız bu kitapta ‘Nasıl Yaşarsanız Öyle Ölürsünüz’  hakikatinin sırrına vakıf olacaksınız

 

ANA KONULARIYLA KURAN / FAZLURRAHMAN -ANKARA OKULU YAYINLARI –

Müslümanlar ve müslüman olmayanlar, Kur’an hakkında birçok eser yazmışlardır. Müslümanlar tarafından yazılan sayısız tefsir, genellikle Kur’an-ı ayet ayet ele alıp açıklamıştır. Bu çalışmaların çoğunun maksatlı görüşleri yansıttığı bir yana, kullandıkları usül gereği evren ve hayat hakkında yeterince tutarlı fikirler verememişlerdir. Halbuki Kur’an’da şüphesiz ki bu konular hakkında etraflı bilgiler vardır. Son zamanlarda gerek müslüman, gerekse müslüman olmayanlar, Kur’an ayetlerini konularına göre düzenleyen eserler yazmışlardır.

Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri

Hidayet Şefkat Tuksal /  Otto Yayınları

Kadının erkeğe nazaran daha düşük statüde bir insan olduğuna dair kabuller her kültürde vardır. Toplumlarda binlerce yıllık ataerkil yapılanmadan kaynaklanan bu kabuller kadının, erkekten daha kötü, eksik ve ikincil bir varlık olarak kurgulandığı şeklindeki yaygın anlayışlara dayanmaktadır.

Söz konusu ataerkil kabullerin İslam geleneğini de etkilediği bir vakıadır. Özellikle hadis rivayetlerinde insan türünün kadın cinsini –yaratıldığı öz, yaratılış biçimi, fıtratı, insani değeri gibi hususlarda–, normal ve asıl insan olarak kabul edilen erkek cinsinden ‘farklı ve aşağı’ gören ve bu ikincil standarda uygun şekilde tanımlayan bir kurgu mevcuttur.

Hüzün Hastalığı / Kemal Sayar – Timaş Yayınları-

Kemal Sayar, psikiyatri denilince Türkiye’de akla gelen ilk isimlerden. Ama aynı zamanda, psikiyatrinin hakim paradigmalarına eleştirel bir gözle bakabilmeyi de başaran bir isim. Ve bir şair. ‘Hüzün Hastalığı’, Kemal Sayar’ın ilk deneme kitabı. Kitapta yer alan denemeler, onun mesleki birikimini göstermekle kalmıyor; Kemal Sayar’ın hayata dair okumalarının psikiyatrinin hududunu aşan boyutu, dahası hayata bir şair duyarlılığıyla bakabilmenin getirdiği incelik ve derinlik bu denemelerde kendini açıkça belli ediyor.

Güncelliğini yitirmeyen konuları incelikli bir üslupla sunan ‘Hüzün Hastalığı’ insan olmanın ayrılmaz bir parçası olan hüznü şiirsel bir dille anlatan eşsiz bir kitap.

BERCESTE AYETLER- Mustafa İslamoğlu – Düşün Yayıncılık
Bir mü’minin gündelik hayatta, hayati bir hacet gibi kullanması gereken ayetler var. Bu ayetler birer hayat iksiri gibi hayat denizinde kopan fır- tınalardan kurtuluşun kodlarını barındırıyor. Bunlar lazım olduğunda arıyor. Hafızasında olsa kullanacak, fakat bunları içinde barındıran bir seçki olmadığı için ezberleyemiyor. İşte Bercete Ayetler, böylesi durumlar için birebir.
Herkes Kur’an’ın tamamını ezberleyemez. Bu herkese gerekmez de. Fakat herkes Kur’an’dan bir seçkiyi ezberleyebilir. Mesela güvenlik sektöründe çalışanlar için Berceste Ayetler bir ‘nöbet arkadaşı’ olamaz mı? ” Her nöbette bir ayet” parolasıyla yola çıksalar, Kur’an’ın tüm zirvelerini hem ezberleyerek hafızalarına, hem de anlayarak akleden kalplerine kaydetmiş olurlar.
Mesela modern zamanların müsibetlerinden biri de trafik çilesi. Günümüz insanı büyük şehirlerin trafiğinde çok zaman harcıyor. Fakat bu musibet bir nimete dönüşebilir. Kur’an ile beraber olup, “yol medre- sesine” çevirmek mümkün. Berceste Ayetler, işte bu ihtiyacı da karşılamayı amaçlıyor.

Bilge Terzi Mehmet Said Çekmegil

Müslümanların düşünce ve anlayış sorunlarını, engin bir tetkik ve sorumluluk duygusuyla ele alan M. Said Çekmegil İslâmî düşüncenin temel kaynak merkezinde yeniden uyanışı yolunda bir Müslüman, bir terzi, bir yazar, yayıncı gibi pek çok niteliklere sahip alaylı bir mütefekkirdi. Hayatı boyunca Malatya’da sürdürdüğü çalışmalarla, kaynaklara dönüşü savunan tecdid hareketinin sesi olmayı amaçlayan kitaplarla, kurduğu fikir kulübü ile katıldığı yurt içi ve yurt dışı konferans ve seminerlerle Müslümanların bozulan temel bütünlüğünü kurmaya çalıştı. Düşüncesiz, dilsiz, kavramsız, eleştirisiz ve sahih bilgiye dayanmayan bir İslâm anlayışının felce uğramış bir bilinç, Müslümanların yazgısı olamazdı. Bu düşünce ile bir bilinç dünyası inşa etmek istedi M. Said Çekmegil. Metin Önal Mengüşoğlu yakından tanıdığı M. Said Çekmegil’i anlatıyor Bilge Terzi kitabında. Çekmegil’in kişiliğinde tanık olduğu son alaylı mütefekkirin ilginç hayat ve düşünce serüvenini bütün boyutlarıyla yansıtıyor. Çok az yazarın yakalayabileceği bir içtenlikle ve duyarlıkla Said Ağabeyini anlatıyor. Ona duyduğu sevgiyi dile getirirken onun fikir dünyasının temellerini de ortaya koyan bir sorumluluk bilinci ile hareket ediyor. Bilge Terzi, hepimizin Said Ağabeyini daha yakından tanımak için…

İnsan Eksenli Din

Kur’ân’dan ve Dinler tarihinden anladığımıza göre iki türlü din olgusundan bahsetmek mümkündür.
Bunlardan biri: insanlar tarafından oluşturulan Tanrı eksenli din, diğeri de vahye dayalı insan eksenli dindir. Vahiy dininin hükümleri ile insanın ihtiyaçları birlikte tetkik edildiğinde, dinin münhasıran insan için vaz’edildiği; dolayısıyla “insan eksenli din” nitelendirmesinin isabetli olduğu anlaşılır.

Ne var ki Peygamberler döneminde insanı merkeze alan ve onun sorunlarını çözmeyi amaçlayan vahiy dini, zamanla eksen kaymasına uğramış ve insan; dinin etrafında dolaştırılmaya başlamıştır. Bu ise insan için olan dini, insanın önüne geçirmek, başka bir ifade ile; “atı süvarinin sırtına bindirmektir”.

h1

ÖYLEYSE!

Şubat 3, 2007

 

 

Madem Allah’a inanıyoruz;yani hayat;saçmalıktan,komiklikten,boşluktan,düzensizlikten kurtuluyor ÖYLEYSE yaşamalıyız dostum;abartmadan ÖLÇÜLERİ BİLEREK,OKUYARAK, dünyanın bir savaş alanı değil,bir YARDIMLAŞMA/SEVİŞME YURDU olduğunu hissederek ve AŞKI ÇOĞALTARAK insan oluşumuzun ANLAMI için;

 

YA-ŞA-MA-LI-YIZ…!